-
1 fort
I1 puissant güçlü [ɟyʧ'ly]2 important kuvvetli [kuvvet'li]3 şişman4 compétent kuvvetli [kuvvet'li]◊Elle est très forte en orthographe. — Bu bayanın imlâsı çok kuvvetlidir.
5 aromatisé sert [seɾt]II1 en forçant kuvvetle2 avec puissance sert [seɾt]◊Il pleut fort. — Yağmur sert yağıyor.
◊Elle parle fort. — Bayan yüksek sesle konuşuyor.
n mcitadelle küçük kale -
2 forte
См. также в других словарях:
yalaz yalaz yanmak — yüksek ateş içinde bulunmak Kendisinin bizzat itiraf ettiği gibi yalaz yalaz yanıyordu. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
nöbet — is., Ar. nevbet 1) Sıra, keşik Bu akşam nöbet sizde, masrafı siz yapacaksınız. 2) Sıra ile yapılan görev, iş Karlı dağlar başında nöbet geceleri, siper içlerindeki yağmurlu uzun günler. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Hastalık sebebiyle titreme, yüksek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zırhlı birlik — is., ği, ask. Hareket yeteneği yüksek, ateş gücüne sahip, zırhla korunan savaş araçlarıyla donatılmış silahlı kara kuvveti, zırhlı güç, zırhlı kuvvet … Çağatay Osmanlı Sözlük
CEVHER-İ ULVÎ — Ateş, nâr. * En yüksek cevher. * Ruh … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Smirni — Die Artikel İzmir und Smyrna (Kleinasien) überschneiden sich thematisch. Hilf mit, die Artikel besser voneinander abzugrenzen oder zu vereinigen. Beteilige dich dazu an der Diskussion über diese Überschneidungen. Bitte entferne diesen Baustein… … Deutsch Wikipedia
İzmir — Die Artikel İzmir und Smyrna (Kleinasien) überschneiden sich thematisch. Hilf mit, die Artikel besser voneinander abzugrenzen oder zu vereinigen. Beteilige dich dazu an der Diskussion über diese Überschneidungen. Bitte entferne diesen Baustein… … Deutsch Wikipedia
Izmir — Izmir … Deutsch Wikipedia
kızdırma — is. 1) Kızdırmak işi 2) Üzüm çubuklarını köklendirmek için yere gömme, daldırma 3) hlk. Yüksek vücut ısısı, ateş … Çağatay Osmanlı Sözlük
monden — sf., Fr. mondain 1) Toplum yaşamı ile ilgili 2) Yüksek sosyete yaşamını seven Cigaralarından birini yakmaya davranmıştı; Abdi Bey, monden bir telaşla, ateş yetiştirdi. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük